ahmed arif
gözlerinden,
gözlerinden öperim
bir umudum sende
anlıyor musun?
"neden, neden alnındaki yıkkınlık,
bakışlarındaki öldüren buğu?
kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
nasıl da almış aklımı,
sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
dost, düşman söz eder kendi kavlince,
kınanmak, yiğit başına.
bu, ne ayıp, ne de yasak,
öylece bir gerçek, kendi halinde,
belki, yaşamama sebep..."
"sensiz hiç bitmiyor zaman.
belki saymayı mutsuzlar bulmuştur.
mutsuzlar hep sayar..."
gözlerinden,
gözlerinden öperim
bir umudum sende
anlıyor musun?
bana şiiri sevdiren güzel adam..
"ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
ve dışarda delikanlı bir bahar,
seviyorum seni,
çıldırasıya..."
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini.
gitmek,
gözlerinde gitmek sürgüne.
yatmak,
gözlerinde yatmak zindanı.
gözlerin hani?
bir ufka vardık ki artık
yalnız değiliz sevgilim.
gerçi gece uzun,
gece karanlık
ama bütün korkulardan uzak.
bir sevdadır böylesine yaşamak,
tek başına
ölüme bir soluk kala,
tek başına
zindanda yatarken bile,
asla yalnız kalmamak.
"asıl adım ahmed önal, ahmed arif olarak bilinirim. yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum. memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum. eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm. o günleri göremeyeceğimi bilsem de birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm.” demiş şair.
kelimelerin ahmed arif’i andırıyor demişti sevgilim. hep sorgularım aşk mı insanı şair yapar yoksa insan şair olduğu için mi aşık olur, kavuşunca şair kaybeder mi şairliğini ya da aşktan söz edilemez mi, ya da bunlar güzel de insan bir yuvası mutlu bir hayatı olsun mu ister? hepsi de bir zahmet bir arada olmasın sonucuna çıkıyorum hep