"ne ölü, ne sağ" bir yaşamın kahramanı zebercet. gözünü ilk açtığı ve yaşadığı anayurt oteli'yle aynı kaderi paylaşıyor: birbirine benzeyen geçici ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat. birgün otele gelen kadın müşterisinden sonra herşey değişir. aşktan öte takıntı halini alan bir hal. kadının kaldığı oda da hersey gittiği şekliyle durmakta ve zebercet geleceğinin hayaliyle takıntısı arasında gidip gelmektedir. vaktinin çoğunu kadinin odasında geçirmektedir. hayatının sorgulamasına neden olan bu olaydan sonra öfkesi de çaresizliği de artıyor. zebercet üzerinden kendimizi sorgulamamız gerekiyor belki de. hayatımızın tekdüzeliği icinde hayal kirikliklari, yarim kalmisliklar ve bunların üzerimizde yarattığı öfke ve çaresizliği derinlerde bir yerde hissetmenize neden olacaktir. zebercet üzerinden kendimizi,takıntılarımızı ve öfkelerimizi sorgulama ihtiyacı hisedeceksiniz. kitabın kasvetli havasına en uygun mevsim olan sonbaharda is çıkışı okunacak guzel bir kitap.