bilinmeyen adanın öyküsü

(bkz:josé saramago) tarafından yazılmış 60 sayfalık bu kitap roman, edebiyat türlerine sahiptir.orjinal adı o conto da ılha desconhecida olan bu kitap (bkz:emrah imre) tarafından çevrilmiştir.ayrıca kitap 9789944885263 ısbn numarasına sahiptir.
“saramago görünüşte sade bir öyküyü basit bir dille ve masum karakterlerle aktarıyor; okurlar, hayalperestler ve âşıklar psikolojik, romantik ve toplumsal altmetinleri fark edecektir.”
"bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, bana bir tekne ver."
bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta saramago'nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar. (arka kapak)


hani böyle bazı kitaplar incecik olur ama sizi sarıp sarmalar. işte bana göre bu kitapta tam olarak böyle bir kitap.
okuduğum ilk saramago kitabıydı ve çok sevdim.
kitap basılırken yazarın kendine özgü yazım şekline sadık kalınmış. noktalamalara takılanlara geçmiş olsun diyorum. genel geçer kuralları benimsememiş olmanız muhteşem şeyler yapmanıza engel olmadığını bu kitap kanıtlıyor. en büyük kanıt ise aldığı nobel edebiyat ödülü.
kırmızı kedi yayınlarının baskısını ve kalitesini de beğendim. sarı kapaklı saramogo kitaplarını tamamlayacağım.

"benim saygı duyacağım ve bana saygı duyacak bir tekne ver bana." (s.24)

"beğenmek, sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek." (s.29)

"henüz tayfasını bile toplamaya başlamamış adam ise teknesini yıkayıp temizleyecek kişinin daha o zamandan peşine takıldığının farkında değilmiş, işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hâlâ, geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikâye,diye homurdanıp dururuz." (s.22-23)

"birazdan güneş batacak ve adam karnı açlıktan kazınarak tekneye gelecekmiş, çünkü işten evlerine dönen erkekler,midesi olan ve karnını doyurması gereken varlıkların sadece kendileri olduğunu zannederler." (s.33)

"...dedem hep derdi, denize açılmak isteyen hazırlığını karada tamamlar, hem dedem denizci bile degildi, " (s. 40-41)
"işten eve dönen erkekler, midesi olan ve karnını doyurması gereken varlıkların sadece kendileri olduğunu zannederler. " cümlesiyle beni mest eden kitap