bülbülün gözündeki cin

"bir vakitler, erkeklerle kadınlar madeni kanatlar üstünde göklerde uçar iken, ördek ayaklarını takip denizlerin dibinde yürür iken, yunusların şarkılarını dinler iken...bütün bunlarla büyük ölçüde ilgisiz, dolayısıyla mutlu bir kadın yaşar idi. bu kadının işi öykü anlatmaktı." diye başlıyor bülbülün gözündeki cin. beş tane masalsı, fantastik öyküden oluşuyor. ilk başta yadırgadım baya, masal mı, bu nasıl masal diyerek. ama içlerinde öyle kendimizden şeyler buluyoruz ki, bu kadar yalın ve sade anlatımını çok sevdim. yani masalın içinde realist bir anlatımı var. ve çok naif bir dili var yazarın. bu öykülerde kimler kimler yok ki?
şah şehriyar ve şehrazat'tan tutun, gılgamış, süleyman ve saba melikesi, ecinniler, periler, prensesler, masalsı kahramanlar, ifritler, ejderhalar, tanrıçalar ve en önemlisi de dilekler. 
ve tarihe, masallara, efsanelere ve anlatıcılığa meraklıysanız bu kitap biçilmiş kaftan. direkt anlattıklarını hemen araştırmaya giriştim.
kitapta anlatılan bazı durumlardan sonra "hiç öyle bakmamıştım" dediğim çok yer oldu. 
çeviri çok iyi, pınar kür çevirisini görünce daha çok meraklanmıştım. kapak zaten öyle güzel ki, beni en çok o vurmuştu. yazarın diğer kitaplarını şimdi daha çok merak ettiğimden dolayı okuma listeme hemen aldım. byatt , günümüz ingiliz edebiyatının en büyük yazarları arasında gösteriliyor.