karahindiba. bilir misiniz? tamam tamam şimdi bilirsiniz, şeytan tüyü? hıh oldu. hani şu beyaz, yuvarlak, tüy tüy bitki. çocukken -hala yapanları kınamayalım lütfen- tüm gücümüzle üfffflediğimizde dört bi yana uçuşurdu da o tüyler, sevinirdik ya. aynı anda hepsini uçurmaya çalışırdık. işte o. hatta annem evin içine getirmeme izin vermezdi, melekleri kovar diye..
genç bir adam düşünün, ilk öyküsü böylesine başucu böylesine defalarca okunası. (bkz:
sinan sülün) bu kitapta sevdiklerim' kısmını ben pek bi sevdim. bu sefer biraz gülmeli hem:
“… kızlarla iletişim kurmayı beceremeyen her utangaç genç gibi bu bilim dalıyla ilgilenmeyi annesine bırakmıştı. annesi askerden döndükten sonra ona kız bakmaya başlamış, ama kasaba küçük, numan da çirkin olunca kasabanın kızlarının oğlunu beğenmediğini kısa zamanda anlamıştı. zaten kızlar hep böyle değil miydi? köyde yaşasalar kasabadan birisiyle, kasabada yaşasalar şehirli birisiyle, şehirde yaşasalar zengin, kültürlü birisiyle evlenmek isterlerdi. fakat birçoğu senelerce köylü, kasabalı veya şehirli ama ilkokul mezunu numan’ları beğenmeyip yaşları otuza geldiğinde, evde kaldıklarının farkına varıp önlerine çıkan ilk ‘numan’la evlenirlerdi. …”