kör baykuş

(bkz:sadık hidayet) tarafından yazılmış 95 sayfalık bu kitap roman, edebiyat türlerine sahiptir.orjinal adı buf-i kur olan bu kitap (bkz:behçet necatigil) tarafından çevrilmiştir.ayrıca kitap 9789750803024 ısbn numarasına sahiptir.
modern iran edebiyatının kurucularından sâdık hidâyet'in, 1936'da bombay'da yayımladığı başyapıtı, kendi deyişiyle "özenle hesaplanmış, net, bilinçli etkilerle dolu" ve "her sayfası bir partisyon gibi düzenlenmiş" kör baykuş (bûf-i kûr), öteki yapıtları gibi, pek çok dile çevrildi, pek çok ülkede pek çok yazarı etkiledi.
der arka kapak.
yalnızlık,ölüm ,varoluş,tanrı, aşka üzerine iç içe geçmiş; birçok gölgeye yazılmış baş yapıt...oldukça sarsıcı ve etkileyici o paragrafları bir kere okumak yetmiyor;kesinlikle zihninizde demleye demleye okudukça hazzı artıyor.kısa olmasına rağmen her okunduğunda farklı bir yönünü keşfediyorsunuz.
delilik!
insanın tutkuları,beklentileri ve amaçları ne kadar büyük ve hayal kırıklığına uğramışsa üzerinde yarattığı yıkımda o denli büyük oluyor.tıpkı sadık hidayet'te görüldüğü gibi.ülkesine, ülkesinin gelişimine ve daha insanca bir yaşama inancına rağmen bekletilerinin uzağında kalan gerçekler neticesinde ruhunda oluşan büyük yıkıma dayanamayarak 1951'de hayatını sona erdirmiş.kitabında yarattığı bir kahraman ile delilik ve kişilik bölünmesi üzerinden kendi ruhsal çalkantılarını ve hayal kırıklıklarını anlatmış gibi durmaktadır.insan psikolojisi üzerine bize farklı fikirler edindiren eser; yaşamın,yaşanmışlıkların ve yaşanamayanların,acıların ve hayal kırıklıklarının insanın iç dünyasında yarattığı etkilerin sarsıcı bir şekilde somutlaşmış halini göstermektedir.yaşanılan zorluklar insana kendi içinde bir hayal dünyası kurdurabilir ve gerçek ile gerçek olmayan birbirine karışır.insan yavaş yavaş akılla delilik çizgisinde salınmaya başlar.kime göre hangisi delilik kime göre hangisi gerçeklik.ya akıllı olup acı çektiğimiz dönem asıl delilik ise, insan delirirken akıllanıyorsa.sadık hidayet eseriyle bizi de o delilik-akıllı ve kişilik bölünme çizgisinde gezdiriyor. sanırım hepimizin açığa vurmadığı farklı kişilikleri ve maskeleri mevcut.
eser zor başlarken ilerleyen bölümde konu bütünlüğü sağlanmaya başlıyor.fazlasıyla kasvetli ve ölüm üzerine geçen diyaloglar sizi yorabilir. fakat eseri ve gerçekte yazarın ruhsal durumunu anlamak için çaba sarfederek bu diyalogları iyi anlamak gerekiyor.kitabın özetine pek değinemeyeceğim çünkü ufak bir anlatım tüm hikayeyi size verebilir. kısa bir kitap olan eser kendi içinde insan psikolojisi üzerine derin anlamlar barındıran değerli bir başyapıttır.
okunduğunda, insanda düğümlenme etkisi yaratan kitap. ayrıca blogumda kör baykuş'u ve yazarı sadık hidayet'i anlattım. merak edenler için:
www.muptelaokur.com
kör baykuş 1977'de behçet necatigil'in unutulmaz çevirisiyle varlık yayınları'ndan çıkmıştır. philippe soupault'nun "yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt", andre breton'un ise "başyapıt diye bir şey varsa o da budur" sözleriyle nitelediği bu kült romanı, yine necatigil'in çevirisinden, necatigil'in "önsöz"ü ("türkçede iran edebiyatı ve doğumunun 75. yılında sadık hidayet") ve bozorg alevi'nin "sonsöz"ü ("sadık hidayet'in biyografisi") ile sunuyor
sadık hidayetin inanılmaz bir eseri… kitabın tiyatrosunu duyunca koşarak gitmek istemiştim bir şekilde nasip olmamıştı. bir daha tiyatrosuna denk gelmedim..
iran edebiyatıyla ilk tanıştığım eser. varoluşsal sancılar, ölüm ve yalnızlık duygusu iç içe geçmiş.
tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.