son yıllarda sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, bizler daha kıskanç, daha fettan, hatta daha kötü niyetli insanlar haline geldik. gözümüz yalnızca haftasonu tatilinde şehir şehir gezenleri, yapılan "özel gün" buluşmalarını, moda yıldızlarını, konserden imza gününe yetişenleri, raw food sevenleri, fastfood yiyenleri, üçgen vücutları, squadlı popoları, bilmem kaç bin takipçileri görür oldu. zannettik ki biz hariç herkes leziz bir hayat yaşıyor. ne dert ne tasa.. hal böyle olunca da sardı içimizi kara hüzün. tek bizim sıkıntılarımız var, yalnız bizim işler yolunda gitmiyor. böylelikle ufacık derdimiz, belki dert bile denmez, dağ oluverdi.
sanıyorum maya da aynı dertten muzdarip. gerçekten dünyanın en şanssız köpeği o mu, yoksa öyle mi sanıyor. öyle sanıyoruz. öyle sanıyoruz. artık bıraksak mı baylar hep daha iyi olana bakmayı? öğrensek mi yetinmeyi?
(bkz:
melike hendek) çevirmiş, pearson'dan çıkmış, iyimserlik üzerine bir kitap.