nazım hikmet ran
aşkı, hürriyeti, kavgayı öğreten mavi gözlü dev.
durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
durup dururken kafamda bir güneşli duman,
durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...
kendine yapılan tüm haksızlıklara rağmen,insanların içindeyim, seviyorum insanları diyebilen büyük insan...
hoş geldin kadınım benim, hoş geldin, yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var, susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim, acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam,
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim, hoş geldin,
ayağını basdın odama,
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde,
ağladın, avuçlarıma döküldü inciler,
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin...
-nazım hikmet ran
erkek kadına dedi ki:
-seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
-seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
-baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.
ve ben artık
biliyorum:
toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.
fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak.
sen
yürümelisin,
beni bırakarak.
kadın sustu.
sarıldılar.
bir kitap düştü yere,
kapandı bir pencere,
ayrıldılar.
kış gelmek üzere, oysa ki gönül kışa girmeye hazır değil..
mavi gözlü dev" ve "güzel yüzlü şair" lakapları ile tanınan ünlü şair..