hayatının yarısını hapiste geçirip,tekrar salıverilen bir insanın ne hissetiğini galiba artık biliyordum. bu insanlar nasıl davranmaları gerektiğini toplumun içine nasıl karışacaklarını bir türlü bilemez,sürekli arkalarını kollarlardı. sabah saat beşten sonra uyuyamazlar,ne yiyeceklerine,ne zaman yiyeceklerine karar verme özgürlüklerinin olduğuna inanmazlardı. şiddet,karanlık ve mahpusluk hayatlarının o kadar büyük bir parçasıydı ki,bunların aksinin de mümkün olduğunu düşünemezlerdi.