sevilen yazarın zeliha eren’in kaleminden... konuşmaktan çok homurdanarak iletişim kuran, bilişim istihbrat servisinin yakışıklı ve sert ajanı kuzey karaaslan, dünyayı birbirine katan özel bir anahtarın sahibi olan zeki, baş belası ve kızıl kafası masal ile karşılaştığında başına gelen ilk şey, pembe iç çamaşırlarıydı. kuzey, hayatı boyunca eline pers gülü renginde oje almamıştı. bir dakika! kuzey eline hiç oje almamıştı ki! taki renklerin kitabı yazan sakar bir belaya kalbini kaptırana dek... sakar kızıl bela ve odun kuzeyle tanışıp gülme krizine girmek isteyen bu kitabı hemen okusun
marslı bilimkurgunun haslarından sayılmalı. içinde bulundurduğu bilim uzaya ayak basan ve hayata kalma mücadelesi marsta nasıl patates üretilir. insanlara bunu çok iyi öğretti
o dünyanın en ünlü adamı. sorun şu ki, dünyada değil. altı gün önce, mark watney mars’a ayak basan ilk insanlardan biriydi. şimdi isr, orada ölmesi neredryse kesin.
dışarıda görülmemesi gereken korkunç bir şey...ona atılan bir bakış kişiyi ölümcül bir deliğe sürüklüyor. ne olduğunu ve nereden geldiğini ise kimse bilmiyor.
çok güzel bir kitaptı. aşık olan kadından aşık olunan adama mektup. okurken sık sık duraksayıp düşündüm, uzun zamandır dinlemedigim şarkılar aklıma geldi. bay r. ye küfrettim arada, aşk iki kişiliktir diyen şair halt etmiş. bir kaç alıntı bırakıp kaçıyorum. sola kaydırırsanız alıntıların tamamını okuyabilirsiniz.
☆ yalnızca seninle konuşmak istiyorum. sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, senindi ve sen onu asla bilmedin.
★ kelimelerim seni korkutmasın; ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.
☆ adını söylemem olanaksızdı: daha o anda, o tek anda adın benim için kutsal bir şey, bana ait bir sır oluvermişti.
★ günün birinde beni, yalnızca bir saat için bile olsa yanına çağırabilirdin. ve sadece ihtimal olan bu bir saat ugruna her şeyi geri çevirdim, sırf ilk çağrışında özgür olabilmek için. zaten çocukluktan uyanışımdan beri bütün hayatım bir bekleyişten, senin iradeni bekleyişten başka neydi ki!
insan haklı olmakla nazik olmak arasında kaldığında gerektiğinden daha nazik olmayı seçmeli. naziklik nezakketir insanı yücellttir. mucizeyle tanışın ve sözlerin güzelliğine kapılın
bir varmış bir yokmuş. evvel zaman içinde kalbur zaman içinde uzak diyarlardakibir kız çocuğu, küçük bir kadının ruhunda ölü bulunmuş. küçük kızı cesedini gören gelecek, geçmişin intihar ettiği yer olmuş. ruhunda ceset taşıyan küçük kafının gözyaşları birer abrus tohumuna dönüşmüş. hiçlik, toprakların üzerinde damar gibi yayılmış. karanlık her yeri sarmış. ardından karanlığın içinde bir kibrit yanmış. geçmiş geleceğin üzerinde kendini ateşe vermiş ve gelecek, geçmişle birlikte yok olmaya başlamış. kitap okuduğumda hayatıma katabileceğim sözleri satırlarla bezemeyi severim öznur yıldırımın bu sözüyle nasıl bir olay çıkardım.
mona roza siyah güller ak güller ve geyvenin gülleri ve beyaz yatak kanadı kırık kuş merhamet ister ah mona roza seni seni görmemeliyim bir bakışın ölmem için yetecek anla mona roza ben birideliyim. aşkın en güzel halinin satırlarla bezeyen sezai karakoç bana gerçek aşkın ne demek olduğunu öğretmiştir çünkü yıllarca bir kadını sevmiş ve hayatı boyunca evlenmemiştir. gerçek aşk diyince akla gelen en güzel şiir muazez akkaya’ya çıkan mona rozadır
yürek iyidir, güzeldir, kötülük barındırmaz. dünyayı güzelleştirmeye çocukları güzelleşktirmekten başlarız. iyi kalpli olmayı çocukların kalbine yerleştirmek için “küçük prens hayata çocuk yüreğiyle bakmak için bir küçük prens edinin
insan haklı olmakla nazik olmak arasında kaldığında gerektiğinden daha nazik olmayı seçmeli. naziklik nezakketir insanı yücellttir. mucizeyle tanışın ve sözlerin güzelliğine kapılın
mona roza siyah güller ak güller ve geyvenin gülleri ve beyaz yatak kanadı kırık kuş merhamet ister ah mona roza seni seni görmemeliyim bir bakışın ölmem için yetecek anla mona roza ben birideliyim. aşkın en güzel halinin satırlarla bezeyen sezai karakoç bana gerçek aşkın ne demek olduğunu öğretmiştir çünkü yıllarca bir kadını sevmiş ve hayatı boyunca evlenmemiştir. gerçek aşk diyince akla gelen en güzel şiir muazez akkaya’ya çıkan mona rozadır
bir varmış bir yokmuş. evvel zaman içinde kalbur zaman içinde uzak diyarlardakibir kız çocuğu, küçük bir kadının ruhunda ölü bulunmuş. küçük kızı cesedini gören gelecek, geçmişin intihar ettiği yer olmuş. ruhunda ceset taşıyan küçük kafının gözyaşları birer abrus tohumuna dönüşmüş. hiçlik, toprakların üzerinde damar gibi yayılmış. karanlık her yeri sarmış. ardından karanlığın içinde bir kibrit yanmış. geçmiş geleceğin üzerinde kendini ateşe vermiş ve gelecek, geçmişle birlikte yok olmaya başlamış. kitap okuduğumda hayatıma katabileceğim sözleri satırlarla bezemeyi severim öznur yıldırımın bu sözüyle nasıl bir olay çıkardım.
yürek iyidir, güzeldir, kötülük barındırmaz. dünyayı güzelleştirmeye çocukları güzelleşktirmekten başlarız. iyi kalpli olmayı çocukların kalbine yerleştirmek için “küçük prens hayata çocuk yüreğiyle bakmak için bir küçük prens edinin