gamzeselli

Durum: 13 - 0 - 0 - 0 - 20.04.2020 17:12

Puan: 109 - öğrenci

6 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 2

aç tırtıl

eric carle’nın en sevdiğim kitabı.
doymak bilmeyen minik tırtılın dünyaları yiyerek nasıl güzel bir kelebeğe dönüştüğünü anlatıyor. çocuklar sayıları, renkleri, besinleri, metamorfozu bir arada görüyor.

mevsim yas

batman doğumlu, 1994 yılında politik nedenlerle hapis yatan mehtap ceyran’ın ilk romanıdır. roman da batman’da geçer ve politiktir. “annemin sokağının çocuklarına…” ithafıyla başlıyor mevsim yas. aynı zamanda bir tanıklık romanı.
90’lı yıllarda yaşanan hizbullah olayları, iki dilli çocukların okulda yaşadığı eziyetler, kendilerini bir bayrak gibi evlerinin çatılarında sallandıran kadınlar, kayıplar...


“cam bir fanusa hapsedilmiş gibi hissediyorum. oradan seyrediyorum dünyayı. sıkıştırıldığım yerde hareket edemiyorum. benim dışımda fakat beni de arkasında sürükleyerek devamlılığını sağlıyor hayat. hiçbir şeye müdahale edemiyorum. hayat diye algıladığımız şey, en çok insan ruhundaki boşluğa karşılık geliyor. zamanla genişliyor bu boşluk. dolduramıyoruz. ömrümü, tanıklıklarımı kendime açıklamakla geçirdim. fakat yoruldum artık, insan olmaktan gelen sınırlı gücümün tükendiğini hissediyorum. sıyrılmalıyım bu fanusun içinden. çatlayıp kurtulmalıyım."

kırk yedi'liler

füruzan'ın ilk romanı. 1975'te türk dil kurumu roman ödülü'nü almıştır. 12 mart'ı yaşayan çoğu 1947 doğumlu genç bir kuşağı anlatıyor.
hayatınıza yeni insanlar almak istiyorsanız mutlaka okumalısınız.
roman canınızı sıkacak, içinize oturacak. pek çok şeyi yeniden yeniden yaşatacak.
tertemiz bir türkçe ile yapacak bütün bunları.

"bir sen benim utanmamı anladın. çekingenliğimi dostluğa, ordan da sevdaya çevirdin."
  • /
  • 2

jojo rabbit

gerek renk paleti gerek görüntü ve sanat yönetmenliğiyle iç ısıtan görüntülere sahip film, üstelik dünya savaşını bir çocuğun gözünden anlatıyor olsa bile. bu tarz filmlere sık rastlanmıyor. wes anderson filmlerini andırdı bana. hakkında fazla yorum yapmak zor şayet söylenecek çok şey var. izlenmeli

knives out

keyifli bir gizem-cinayet filmi. ilk başta "ee her şeyi biliyoruz neden izliyoruz ki "diye düşündürtse de iyi bir ters köşe yapan film. ya da ben tahmin edemedim :(

midsommar

2 gün önce izlediğim ve hala etkisinde olduğum film. neden bu kadar geç kaldığımı bilmiyorum. çok bambaşka bir film bu ya. şaheser. ari aster'in 2. uzun metrajı. ortam bembeyaz şahane bir yaz havası ve hiç kararmayan bir gökyüzü ve böyle bir mekanda iliklere kadar geren bir gerilim pornosu. müthiş

Toplam entry sayısı: 13

jane eyre

jane eyre kendi yolunu bulan, çizen, bozan, yeniden yazan bir kadın. şimdi çok kolay görünen ama dönemi itibariyle sansasyonel sayılabilecek bir eser. her şeyden önce bir kadın tarafından yazıldığı için öyle. yıllar önce kısaltılmış baskını okumuştum. 27'mde iyi ki yeniden karşılaştık.
bu arada filmi kitabı okuduktan sonra izlenmeli bence. koca kitabın 2 saate sığdırılması çok zordur elbette ama kitabın her satırını bilenler için film biraz hayalkırıklığı.

midsommar

hep gün ışığında ve parlak renklerde geçmesine rağmen müthiş bir gerilimdi. bizim baharımız da böyle aynen.

jojo rabbit

https://www.youtube.com/watch?v=ErYjfNhs2Dk

‘’hayat bir armağan. bunu kutlamalıyız. hayatta oluşumuza minnettar olduğumuzu dans ederek tanrıya göstermeliyiz.’’
jojo rabbit bu yıl izlediğim en iyi film

kırk yedi'liler

füruzan'ın ilk romanı. 1975'te türk dil kurumu roman ödülü'nü almıştır. 12 mart'ı yaşayan çoğu 1947 doğumlu genç bir kuşağı anlatıyor.
hayatınıza yeni insanlar almak istiyorsanız mutlaka okumalısınız.
roman canınızı sıkacak, içinize oturacak. pek çok şeyi yeniden yeniden yaşatacak.
tertemiz bir türkçe ile yapacak bütün bunları.

"bir sen benim utanmamı anladın. çekingenliğimi dostluğa, ordan da sevdaya çevirdin."

bilinmeyen bir kadının mektubu

bu kitap bir aşk kitabı değil. platonik bir hikaye de değil. saplantı aşk değildir. kadını dövmek isteyerek okudum o yüzden.

kırk yedi'liler

füruzan'ın ilk romanı. 1975'te türk dil kurumu roman ödülü'nü almıştır. 12 mart'ı yaşayan çoğu 1947 doğumlu genç bir kuşağı anlatıyor.
hayatınıza yeni insanlar almak istiyorsanız mutlaka okumalısınız.
roman canınızı sıkacak, içinize oturacak. pek çok şeyi yeniden yeniden yaşatacak.
tertemiz bir türkçe ile yapacak bütün bunları.

"bir sen benim utanmamı anladın. çekingenliğimi dostluğa, ordan da sevdaya çevirdin."

bilinmeyen bir kadının mektubu

bu kitap bir aşk kitabı değil. platonik bir hikaye de değil. saplantı aşk değildir. kadını dövmek isteyerek okudum o yüzden.

jane eyre

jane eyre kendi yolunu bulan, çizen, bozan, yeniden yazan bir kadın. şimdi çok kolay görünen ama dönemi itibariyle sansasyonel sayılabilecek bir eser. her şeyden önce bir kadın tarafından yazıldığı için öyle. yıllar önce kısaltılmış baskını okumuştum. 27'mde iyi ki yeniden karşılaştık.
bu arada filmi kitabı okuduktan sonra izlenmeli bence. koca kitabın 2 saate sığdırılması çok zordur elbette ama kitabın her satırını bilenler için film biraz hayalkırıklığı.

bazen bahar

nohut oda'dan sonra okuduğum ikinci melisa kesmez hikaye kitabı.
''sen ne kadar kaçsan da, ıskalasan da, görmezden de gelsen, kafanı kuma da gömsen, kalbine kilit de vursan, hayatın sana bir diyeceği varsa, sinsi sinsi bekliyor sırasını, yıllarca. öyle sabırlı,öyle fil hafızalı, öyle unutmuyor hayat. sen sabaha kadar unuttum diye sağalt ruhunu. gömdüm san. defter kapanmayınca kapanmıyor.''
öyle haklı ki yine.

midsommar

hep gün ışığında ve parlak renklerde geçmesine rağmen müthiş bir gerilimdi. bizim baharımız da böyle aynen.