şu ümitsizlik dediğinizi anlatsanıza...
-ümitsizlik, ölümün şuuru, yahut bizdeki terbiyesi...onun hayatımızdaki bir yığın kıskacı...dört tarafımızı saran mengene dişleri, ne bileyim. her hareket, cinsi ne olursa olsun, onun neticesidir. hatta şu devrimizde olduğu yerde kabuklaşmadan, korku var ya...sevilen şeylerin birbiri peşinden inkarı. babam gibi olacağım korkusu. nihayet, ben yapsam bir türlü ölümden kurtulamayacağım. hiç olmazsa beni bir uçta, bir kutup yolculuğunda bulsun.
"ay karanlık
maviye,
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine.
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim,
düş benim,
ellere nesi?
haydi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar.
ne olur gel, ay karanlik...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cigaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hain, cıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlik..."
franz kafka'nın kült öyküsü dönüşüm
günümüzde hepimiz bir gregoruz aslında,
kafka, iz bırakıp, silinmeye doğru yol alan yazar
dönüşüm, var olan bir vaziyetten başka bir vaziyete sürükleniş, gregor bir sabah gözlerini açtığında bir böceğe dönüşerek bütün mevcut hallerinden soyutlanmıştır.
dönüşüm’de baba ve işveren arasındaki ilişkinin bu ufak ailedeki yankılarını, yaşam izlerini keşfederiz. daha sonra bu izlerde silikleşecektir, çünkü henüz yeni ulaşmaktadır her yana kapitalizm.
gregor'un ev ekmek düzlemindeki babalığın daha sonra böcek olunca elinden alınmasıyla ataerkil düzenin nasıl bir sömürü aracı olduğunun ayrımına varırız ve sevgi denen içi boş kelimenin nasıl tuzak olduğunu gregor'un kalınlaşmış ve sertleşmiş gövdesine doğru hedef alınan elmalarla birlikte bizde anlarız.
gregor'un dönüşümünü okurken, hayatta bir karşılığı olmadığını, hepsinin esaretleşme ekseninde menfaatler adına başka şeylerle bağlandığını gözlemleriz.
baba yalnızca bize ekmek getirmekle görevli, gereksinimlerimizi yerine getiren biri değildir.
baba, toplumsal düzlemde “patron” dur. kız kardeş keza, namustur, gelecektir.
toplumsal güçlerin ufaltılarak bir beden halini aldığı en küçük birim olan ailenin otoritesine karşı, gregor , kafka’nın ortada bırakılmışlığını yaşamaktadır, denilebilir.
böcek görünümdedir, ama yine de insansal niteliklerle düşünmek ve insan gibi yaşamayı arzulamaktadır. ailesinin borçlarına karşın, pazarlamacı olarak çalıştığı iş yerine gitmesi gereken saatte gidemediğini hatırlayarak manevralar yaptıkça dev bir böceğe dönüştüğünü hatırlamaktadır ve içinde bulunduğu işe gidememe ve aile bütçesine katkı sağlayamama pozisyonu, aile fertlerini düş kırıklığına uğratmıştır.
aile ferleti oldukça durgun ve durumu sorgulamayan bir tutum içerisindedir. ilginç olan bir diğer yön, gregor’un kendini bir böcek olarak bulduğunda aklına ilk gelen şeyin bulunduğu durum yüzünden nasıl iş başı yapacağı oluşudur. ilk aşamada niçin bir böceğe dönüştüğünü veya nasıl normale dönebileceği üzerinde durmamaktadır bile, ailesi gregor’u iyleştirmek istemektense onun bu haline adapte olmaya çalışıyorlar.
odasına hapsolmuş bir hal içerisindeyken aile fertleriyle girdiği iletişim çabaları gregor'un zihninde ağır çukurlar açmaktadır ve bu dönüşümden sonraki ilişkiler örgüsü giderek kötüleşmektedir.
gregor’un dönüşümünden sonraki iki ana çıtırdama durağı vardır.
bunlardan birincisi, kız kardeşinin, gregor’un odasında ona özgün değişiklikler yapma girişiminde bulunmak istemesidir. annesi ise, gregor’un tam aksine içinde bulunduğu dönüşümün gerçekleşebilmesi için odasının tüm biçiminin muhafaza edilmesinden yanadır; odasının bir böceğe göre dizaynı, sevgi duyulan ergin bir erkek olma durumununda geri dönüşü mümkün olmayacağını anlar. bu gelişmeye karşı gelmek isteyen gregor, kız kardeşi ve annesi istirahat etmek amacıyla yan odaya geçiş yaptıklarında büyük bir tempoyla gizlendiği yerden çıkar ve duvardaki kürk giymiş kadın portresine tüm gücüyle, tüm kaslarıyla sımsıkı tutunur. (bu, eski yaşantısını sembolize eder.)
yaşadığı hayattan memnun değildir, istekli değildir, ama başka bir çıkış yolu da bulamamaktadır. sessiz, sakin bir süreç içerisinde kendine kapanır ve zaman akışı içerisinde gregor artık ölüme terkedilmiş, kendine dair olan bütün ümitlerini kaybetmiştir ve sistemin yabancılaştırarak esirleştirdiği bir nesne durumuna dönüşmüştür.
gregor’a karşı kaba ve duyarsız olan babası, onu odasına doğru sürükler aralarında meydana gelen bu tuhaf mücadele, babasının ona meyvelikteki elmalarla saldırmasıyla sonuçlanır. fırlatılan elmalardan bir tanesi gregor’un sırtına isabet eder, gregor ciddi bir biçimde yaralanır ve odasına doğru kaçar…
gregor’un, böcek bedeni içine tıkılmış insan kişiliğinin kışkırtmasıyla, bir akşam kız kardeşinin çaldığı kemanı yakından dinlemek ve görmek için odasından dışarı adım atmasıdır. müzik gregor’un bir türlü keşfedemediği besin, onu kendisine doğru getirtmektedir; ancak gregor artık bir insan değildir ve insanların yaşamında ona yer yoktur. kız kardeşi de dönüşümün ilk aşamasında olan hassas konumunu çoktan kaybetmiştir.
gregor’un yemekleriyle özenle ilgilenen kardeşi, artık önceki gibi ilgilenmemektedir. gregor’un dış insan dünyasına girmek, kendine tekrar bir yer bulma gayesiyle attığı bu cüretkâr adım, onun nihai sonunu hazırlar ve son olarak gece saat üçte; açlığın, vücudundaki derin yaranın ve çevresindeki her şeye yabancılaşmasının etkisiyle ölerek bütünüyle yabancısı olduğu bu dünyadan silinip, yok olur.