yabancı veyl

çok fazla betimleme,çok fazla kelime tekrarı ve çok fazla sayfa. öyle ki yayınevi öznur yıldırım'a 600 sayfa sınırı koymuş ve o da bunu nasıl dolduracağını bilemeyip durmadan betimlemeyle işi halletmiş gibi duruyor. erkek ve kız karakter arasındaki o ayrım (erkeği üstün kılma hali) bu kitapta daha da belirgindi gibi geldi ama yine kurgu ve olaylar için okundu.
kitabın son bölümüne kadar kitap tamamen yabancı şahmeran. veyl kısmını o son bölümde okuyorsunuz. ama değmez. illa ki okuyacaksanız o sonu okuyun çünkü doğru düzgün bir olay örgüsü yok ilk bölümlerde yazılmış olmak için yazılmış. öznur yıldırım doğa karakterinde kendini yansıtmak istemiş,ona olmak istediği ya da olduğu özellikleri vermiş. fakat ikinci kitapta öznur değişmiş,büyümüş veya düşüncelerini farklı şeyler etkilemiş... ikinci kitapta da bu yüzden doğa karakterini değiştirmiş. kendisi ne kadar değiştiyse o karakteri de o kadar değiştirmiş. bu da saçma geldi bana açıkçası. sonuçta o bir karakter o kalıplaşmış. bir anda ikinci kitapta bir sebep yokken neden karakteri değiştiriyor ki? neyse... okursanız size kazandıracağı hiçbir şey yok. yazımı kuvvetli olabilir,güzel olabilr ama yetersiz.
bir varmış bir yokmuş. evvel zaman içinde kalbur zaman içinde uzak diyarlardakibir kız çocuğu, küçük bir kadının ruhunda ölü bulunmuş. küçük kızı cesedini gören gelecek, geçmişin intihar ettiği yer olmuş. ruhunda ceset taşıyan küçük kafının gözyaşları birer abrus tohumuna dönüşmüş. hiçlik, toprakların üzerinde damar gibi yayılmış. karanlık her yeri sarmış. ardından karanlığın içinde bir kibrit yanmış. geçmiş geleceğin üzerinde kendini ateşe vermiş ve gelecek, geçmişle birlikte yok olmaya başlamış. kitap okuduğumda hayatıma katabileceğim sözleri satırlarla bezemeyi severim öznur yıldırımın bu sözüyle nasıl bir olay çıkardım.
bende korktuğunda bile bana sığınman
işaret parmağının ucunu sırtımdan aşağı yavaşça kaydırdığında parmak izlerinin arasında biriken ölüm kalıntılarının tenime bulaştığını hissetim. “unutma şahneran tanrı şeytanın inini cennete sakladı. bu harika betimlemeli kitabla tanışın
o an rüzgarın peşine takılan mumun alevi tüzgar tarafından öldürülmüştü. güneş doğduğundu saatlerde batmaya, ayngündüxleri gökyüzüne tutunmaya başlamıştı. öznur yıldırımın harika betimlemeleri
onun varlığı cennetle cehennemin topraklarında meydana gelen bir deprem gibiydi
bir kitapta bir kadın ne kadar küçümsenirse o kadar küçümsendiği, bir kitapta bir erkek ne kadar yüceltilirse o kadar yüceltildiği bir kitaptı. ve bu kitabın genel kitlesinin çocuklar olması içler acısı. ezik ruhlu kadınlar ve kendini ilah sanan erkeklerin oluşturduğu bir nesil yaratmak için 10/10 kitap olurdu