notre-dame'ın kamburu

(bkz:victor hugo) tarafından yazılmış 572 sayfalık bu kitap roman, dünya klasikleri, edebiyat türlerine sahiptir.orjinal adı volkan yalçıntoklu olan bu kitap (bkz:ismet birkan) tarafından çevrilmiştir.ayrıca kitap 9786053320104 ısbn numarasına sahiptir.
en sevdiğim parçası "belle" olan, müthiş müzikal. aslında kitapları her zaman daha etkileyici bulmuşumdur, film dizi vs uyarlamalarından. ama notre dame in kamburu bu süregelmişliği değiştiriyor bende. belki müzikali izlemekle kalmayıp içinde bulunma şansını yakalamamdandır bu etki.
müziklal, quasimodo'dan ziyade, güzeller güzeli esmeralda'nın, onu seven üç adam arasında kalışıyla geçen entrikaları anlatır. o adamlardan biri esir,sakat,kambur,sağırdır. hatta bu yüzden "eksik" anlamına gelen quasimodo ismine sahiptir. quasimodo kilisede zangoçluk yapar. zaten kulakları da bu yüzden sağır olmuştur. diğeri papaz frollo , çingene güzeli esmeraldayı şans ederi dans ederken seyretmiş, ve tüm şehvetiyle ona aşık olmuştur. ötekiyse çapkın yakışıklı subay phoebus'tur. aslında nişanlı olmasına rağmen o da esmeraldaya aşık olmaktan kendini alamamıştır. esmeralda ise gönlünü çoktan subaya kaptırmıştır bile. bunu kabullenemeyen papaz'ın planları, tüm oyunu sarar. her fırsatta esmeralda ve subaya kurduğu komplolardan esmeraldayı korumaya çalışan tek kişi quasimododur. papaz, oyunun sonunda kendisiyle birlikte olmayı bir kez daha kabul etmeyen esmeraldayı öldürtür. bunun üzerine quasimodo da papazı merdivenlerden iterek öldürür. bu sırada subaysa çoktan nişanlısının kolları arasına esir alınmıştır zaten. asıl şaşılacak olansa şudur ki, yıllar sonra yapılan incelemelerde zindanda quasimodonun kıyafetinden bir bez parçasıyla esmeraldanın külleri yan yanadır..........
evet burdan çıkarmamız gereken ders isee "allah çirkin şansı versin çocuklar"
•••bu arada müzikalde phoebus'u canlandıran patrick fiori dinlediğim en iyi tenorlardandır
en sevdiğim parçası "belle" olan, müthiş müzikal. aslında kitapları her zaman daha etkileyici bulmuşumdur, film dizi vs uyarlamalarından. ama notre dame in kamburu bu süregelmişliği değiştiriyor bende. belki müzikali izlemekle kalmayıp içinde bulunma şansını yakalamamdandır bu etki.
müziklal, quasimodo'dan ziyade, güzeller güzeli esmeralda'nın, onu seven üç adam arasında kalışıyla geçen entrikaları anlatır. o adamlardan biri esir,sakat,kambur,sağırdır. hatta bu yüzden "eksik" anlamına gelen quasimodo ismine sahiptir. quasimodo kilisede zangoçluk yapar. zaten kulakları da bu yüzden sağır olmuştur. diğeri papaz frollo , çingene güzeli esmeraldayı şans ederi dans ederken seyretmiş, ve tüm şehvetiyle ona aşık olmuştur. ötekiyse çapkın yakışıklı subay phoebus'tur. aslında nişanlı olmasına rağmen o da esmeraldaya aşık olmaktan kendini alamamıştır. esmeralda ise gönlünü çoktan subaya kaptırmıştır bile. bunu kabullenemeyen papaz'ın planları, tüm oyunu sarar. her fırsatta esmeralda ve subaya kurduğu komplolardan esmeraldayı korumaya çalışan tek kişi quasimododur. papaz, oyunun sonunda kendisiyle birlikte olmayı bir kez daha kabul etmeyen esmeraldayı öldürtür. bunun üzerine quasimodo da papazı merdivenlerden iterek öldürür. bu sırada subaysa çoktan nişanlısının kolları arasına esir alınmıştır zaten. asıl şaşılacak olansa şudur ki, yıllar sonra yapılan incelemelerde zindanda quasimodonun kıyafetinden bir bez parçasıyla esmeraldanın külleri yan yanadır..........
evet burdan çıkarmamız gereken ders isee "allah çirkin şansı versin çocuklar"
•••bu arada müzikalde phoebus'u canlandıran patrick fiori dinlediğim en iyi tenorlardandır
7 ağustos, çeşme' de müzikali var. ilgili yazarlara duyrulur..
victor hugo'nun 1831 yılında yayınlanan ve fransa’da krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan romanıdır. romanın tamamlanması yaklaşık 6 ay sürmüştür.
kitabını henüz okuyamasam da müzik dersinde müzikalini izlemiştim. yer yer çok uzattıkları için sıkılsam da bitince tadı damağımda kaldı resmen. aylar geçse bile müzikalde geçen herhangi bir şarkıyı duyduğumda anında hatırlıyorum. "tu vas me detruire", "belle" çok güzel parçalar. vaktiniz varsa kesinlikle izleyin, değecektir.
çok önceden kötü bir yayınevine ait cep kitabı şeklinde olanını okumuştum. ona rağmen güzeldi. yazarın tasvirleri sağ olsun kitapta geçen mekânların, karakterlerin görünüşleri, atmosfer hâlâ hayalimde canlanabiliyor. soğuk sokaklar, çirkin kambur, güzel çingene, ateşin etrafındaki evsizler, o koca çan...